Ana SayfaHakkımızdaHaberlerBasınAOÇ ve HukukBaşkent DayanışmasıKaçak SarayAnka ParkMarmara KöşküAOÇ ABD Çiftliği OlmayacakSergilerArşiv / BelgelerProje Fikir 9AOÇ Davaları Haritası
Kaçak sarayın güvenliği de milyonluk

Kaçak sarayın güvenliği de milyonluk

Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri Kaçak saray’ın güvenlik maliyetlerini açıkladı, sadece kamera,aktif cihazlar ve  izleme üniteleri maliyetleri: 50 milyon lira

Kaçak Saray’ın güvenlik maliyetleri açıklanırken iç güvenlik paketi ile sarsılacak olan halk güvenliği de örneklendirildi. AOÇ ‘de inşaa edilen Kaçak Saray maliyet tartışmaları bitmiyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi güvenlik kamera maliyetlerinin tutarını 50 milyon olduğunu söyledi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan: “ Atatürk orman Çiftliği'nde  yasadışı şekilde inşaa edilen Kaçak saray’da 3 bin tane kamera olduğu kendileri tarafından da söyleniyor. Kent İzleme Merkezimiz kamera maliyetleri ve sistemi üzerinde çalıştı. Kaçak Saray’daki kameraların “Axis” marka olduğunu öğrendik, kameraların tanesinin 2000-2500 avro arasında değiştiğine dair bilgiler edindik. Kamera sisteminin çalışabilmesi için ciddi bir alt yapının olması, aktif cihazlar, izleme üniteleri  gerekiyor. Uygulanmış projeler üzerinden örnek verirsek, şu anda 378 kameralı bir stadın güvenliği en az 2 milyon avroya mal ediliyor. 3 bin kameralı ve altyapı cihazları ile birlikte Kaçak sarayın güvenlik teknolojisi en az 50 milyon TL’ye mal olur. Bu maliyet yasadışı bir şekilde grevi engellenen 57 bin 736 metal işçisinin maaşına bedel . Türkiye'de insan hakları ihlallerini araştırmak ve insan haklarını geliştirmek üzerine kurulan  Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun 2015 yılı itibariyle toplam bütçesi 4 milyon 853 bin civarında. Kaçak sarayın güvenlik sistemleri insan haklarının korunması geliştirilmesi için çalışacak kurumun 10 yıllık bütçesine denk. ”

Retina okuma, parmak izi okuma yazılımları, ayak sesi tanıma sistemleri  ve sağır oda gibi güvenlik sistemlerinin maliyete dahil olmadığına dikkat çeken Candan, “ Tüm güvenlik sistemleri maliyetleri bu rakama dahil edilmedi, rakam elli milyonun üzerine çıkabilir. Bu oldukça büyük bir maliyet. İç güvenlik paketi konuşulurken, halka gözdağı verirken kendilerini yüksek maliyetlerle koruyorlar.Bu tutum,  halkına güvensiz bir ortam yaratan yöneticilerin kendini korumak istemesinden başka bir şey değil, neden korkuyorlar. “ şeklinde konuştu.

Mimarlar Odası Ankara Şube 2. Başkanı Ali Atakan: “Kaçak sarayın otoriterleştirilmesi ile ilgili 12 Eylül rejiminin üzerinden yıllar geçti. Güvenlik paketi ile daha fazla baskı, halktan kendisini tecrit eden bir yapı görüyoruz. Diğer taraftan ülkede güvenlik paketi ile çek vur, çek öldür seviyesine gelen polis devleti ile karşı karşıyayız”

Harcamalar fuzuli

Kent İzleme Merkezi Üyesi Bülent Batuman: “ Her şeyden önce yapılan harcamaların tamamı fuzuli. Çankaya köşkünün tarihsel bir birikimi var, kültürü var.  Çankaya köşküne rağmen böyle bir harcama yapılması harcamaların fuzuli olduğunu ortaya çıkarıyor. Bunun ötesinde güvenlik için harcanan paralar, aslında kentsel yaşantıdan o yapıyı soyutlamaya dönük yani insanlardan halktan soyutlamaya dönük bir çaba. Demokrasi ile ilgili çok şey söylüyor mekânsal uygulamalar. Yunanistan’da Syriza Hükümetinin  yaptığı meclisin önündeki polis barikatlarını kaldırması  oldu. Burada tartıştığımız güvenlik masrafları da çok şey söylüyor” dedi.

TMMOB Kanunu ve İmar Kanunu’nun dahil edildiği Torba yasa’nın da değerlendirildiği toplantıda Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan şunları söyledi: “İmar kanunu ve TMMOB kanunu değiştirecek olan torba yasa oldukça önemli. İztuzu’nda galataportta, kent korularında, topçu kışlasında ve Ankara’da AOÇ’de kamusal alanların savunmasında rol alan TMMOB’ye yönelik yapılan işlevsizleştirmenin nedenleri ortada. Önümüzdeki günler, mülkiyetin insanlara ait olmadığı, toprağa bir anda el konulabileceği, kent alanlarını kontrol ederek sermaye birikimi sağlayacak bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya kalacağız, Atatürk Orman Çiftliğinde yaşanan süreç  gelmekte olan sistemin  habercisidir.Atatürk'ün halka emanet ettiği, araziye el koyan, yasaları dinlemeyen, zoru kullanarak inşaasını sürdüren, vergilerimizi çarçur eden kaçak bir rejim.İmar kanunu ve TMMOB kanununu da içerisine alan torba yasanın özü budur, malımıza el koyan, hakkımızı gaspeden, hukuku bitiren bir tasarıdır. ”

“İmar kanunu yaşam alanlarımızın anayasasıdır”

İmar kanunu kentlerin ve kentsel düzenin anayasasıdır diyen Candan, “İmar Kanunu’nu değiştirerek tüm yaşam alanlarımız, alınır, satılır ve ranta açılır bir noktaya getirilmesi sağlanıyor.   Yaşam alanlarımıza dair talan ve el koyma ile karşı karşıyayız, tüm kent toprakları tarım alanları, dereler, zeytinlikler, kıyılar, dereler, kent koruları, yaban hayat için koruma ve üreme alanları,  köy statüsünde olan kırsal araziler rant getirecek şekilde değerlendirilerek, rant öncelikli bir planın aracı haline getirilecek, bu imar kanunu ve mekansal planlama yönetmeliği ile birlikte, yerel yönetimleri de devre dışı bırakarak, tüm yetkileri bakanlıkta toplayacaklar.  Sit alanlarında yapılaşma kararını Kültür Bakanlıkları koruma kurulları ile verirken, imar kanunu ile birlikte sit alanlarında dahi yapılaşma kararı bakanlar kuruluna bırakılacak. Konudan anlayan, anlamayan herkes,  uzman olmayanlar yapılaşma kararı verebilecek.  Toprak’ın el değiştirmesi kolaylaştırılacak.  Geçtiğimiz aylarda çıkan toprak kanunu burada önemli, köylüler ancak özel şirketlerle ortaklaşa topraklarını işleyebilecekler, kendileri  topraklarını işleyemeyecekler. Bunu denetleyen buna karşı çıkacak olan TMMOB aynı torbaya konuyor. Kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü statüsünü kaldırarak, TMMOB’yi Bakanlığın bir genel müdürlüğü konumuna iten bir organizasyona doğru çevirme yaklaşımları var.Bu akıl dışı tasarıyı kabul etmemiz mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.

TMMOB’nin 9 Şubat’ta illerden yürüyüş başlatacağını söyleyen Candan, “ TMMOB’un başlatığı yürüyüşle kentlerden geçilerek, 14 Şubat’ta Ankara’da genel kurul’unu yapacak.Tüm halkımız yaşam alanlarını savunan TMMOB'un genel kuruluna davetlidir” Dedi.

Mimarlar Odası Ankara Şube 2. Başkanı Ali Atakan: “Torba yasanın içerisinde İmar Kanunu, İller bankası, Kat Mülkiyeti Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu var. Baktığınız da tüm kanunlar birbiri ile ilişkili Ülkemizde ciddi imar ihlalleri var. Bakanlık uymuyor,  Örnek olarak Saraçoğlu Mahallesi’nde sit alanı olan alan riskli alan ilan edildi. Belediyeler uymuyorlar, ODTÜ yolunu örnek verebiliriz. Tüm bunlara karşı çıkan TMMOB’u da torbaya ekliyorlar. İller Bankası Kanunu’na baktığınızda Anadolu’nun kasabalarında köylerinde tüm imar planları İller Bankası  ile yapılmış, toplum çıkarı gözetilmiştir. Şimdi ise faizle iş yapan bir şirket pozisyonundadır.  Kat mülkiyeti kanunu ve imar kanunu ile barınma ve mülk edinme imar hakkı yok ediliyor.” Şeklinde konuştu.

“AKP’ye vergiler yetmiyor”

Torba yasaya ilişkin olarak Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Namık Kemal Kaya: “İmara açılan bir parselde imar yapılırken AKP’den önce yüzde otuz sekiz kesintisi oluyordu; kesintiler,  ibadethane okul park için yapılırdı. AKP hükümeti döneminde yüzde 45’lere hatta ellilere varmakta. yüzde 45’e varan miktarı kestikten sonra da asfalt parası gibi vergimizi zaten veriyoruz. AKP hükümetine bu vergiler yetmiyor. Torba yasada dayatılan artı değer vergisi ile evinin penceresinin gördüğü yere park yaptım, bank koydum, havuz yaptım diyerek;  evin köprüyü görüyor diyerek vergi isteyecek. Bizim parselimizden kesilen parkı, bizim paramızla, vergimizle yapılan parkı, tekrar bize satmak istiyor. Seçimler yaklaşırken verdikleri müjdeler ise çocuk kandırır gibi kendi yapmak zorunda olduklarını müjde gibi veriyorlar. TMMOB’yi mücadelenin dışına itme çabaları da bundan kaynaklıdır.” İfadelerini kullandı.

Kent İzleme Merkezi Üyesi Bülent Batuman ise “Torba yasaya konan kanunlar genelde birbirleriyle alakasız olurdu, son dönemde çıkan birbirlerine benzeyen paketleri taşıyan bir torba yasa. İmar düzenini rant üretimine açmaya dönük tutarlı bir paket. İmar haklarının menkulleştirilmesi, değer kontrol mekanizmalarının önerilmesi hepsi bri araç . Normal koşullarda kamu yararı için icat edilmiş tasarlanmış araçlar. Burada kritik olan hükümetlerin bunları görevi işlevi yerine yeniden bir sermaye birikimi aracı olarak kullanmak istemesi. Türkiye tarihinde arsa ofisi örneği böyledir. arsa spekülasyonunu önlemek kurulmuş bri fikirdi amakendisi arsa aracı haline geldi. Burada önemli olan idarenin denetlenebilmesi, burada TMMOB yasası devreye giriyor. Anayasa ile tanımlanana görevde idarenin belli bir yetkisini kullanarak idareyi denetlemek meslek örgütlerinin görevidir. Hükümetler bundan bellik rahatsız, işlevsizleştirmek için belli hükümetler çaba harcadı. İki şey kritiktir, birincisi anayasaya aykırı olmasıdır. Anayasa’nın tahribi söz konusu, ikincisi çağdaş mesleki örgütlenme anlayışı açısından da yanlış olması. AKP hükümetinin getirdiği bu tür girişimler çeşitli uluslararası meslek örgütler girişimlerin yanlış olduğuna dair durmadan uyarılarda bulunuyorlar. Örnek verirsek, uluslararası mimarlar birliği, Avrupa mimarlar Konseyi belli aralıklarla uyarıda bulunuyorlar. İki nokta önemli hem anayasal çerçevede hem güncel anlayış çerçevesinde meslek örgütlerinin özerkliği önemli bir nokta.”


Toplam Görüntülenme : 21612
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!